TÜSİAD Avrupa Yeşil Mutabakatı Söyleşileri serisinin üçüncüsü “Sürdürülebilirlik ve Değer Zinciri” temasıyla, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Levent Çakıroğlu’nun katılımı ile gerçekleşti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masa Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun moderatörlüğü üstlendiği toplantıda “Sürdürülebilirlik ve Değer Zinciri” başlığı altında; Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın farklı sektörlere ve aynı zamanda değer zincirlerine etkileri ele alındı.
Levent Çakıroğlu: "Çok uluslu bir kuruluş olarak AB ülkeleri de dâhil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteriyoruz. Bu itibarla Avrupa Birliği içindeki ve dışındaki ihtiyacı görebilen bir yapıyla katkı sunmaya çalışıyoruz."
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında görüşlerini paylaşan Levent Çakıroğlu, “Covid krizi etkilerinin en derin hissedildiği dönemde Avrupa Birliği yetkilileri Yeşil Mutabakat ile ilgili kararlılıklarının devam ettiğini çok kuvvetli şekilde ifade ettiler. Bunu şöyle yorumluyorum: Avrupa Birliği, önümüzdeki dönemde de şu an yaşadığımız gibi derin insani krizler ortaya çıkarma riski taşıyan iklim değişikliği meselesi konusunda kararlılığını ortaya koymuş oldu. Koç Topluluğu olarak ihracatımızın yüzde 50’den fazlasını Avrupa Birliği’ne yapıyoruz. AB üyesi ülkelerde imalat, satış pazarlama ve finans şirketlerimiz bulunuyor. 2020 başında gerçekleşen Davos Zirvesi’nde aldığımız davet üzerine Yeşil Mutabakat ajandası kapsamında özel sektörün atacağı somut adımların belirlenmesine liderlik edecek olan CEO Eylem Grubu’na katıldık” dedi.
Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında oluşturulan platformda sektörler itibariyle önümüzdeki dönemde karbon emisyonunun azaltılması ve bertaraf edilmesine dönük teknolojilerin geliştirilmesi konusunda şirketler kendi aralarında iş birliği yaratma imkanı çalışıyorlar. Bizim açımızdan ülkemizin temsili anlamında 2 konu önemliydi: Birincisi Avrupa Birliği dışındaki ülkeleri de kapsayacak bir yaklaşımı çok önemli buluyoruz çünkü AB dünyanın pek çok bölgesi ile ticaret ortaklığı yapıyor. Yeşil dönüşümü teşvik edecek fonlardan, belirlenecek mekanizmalar çerçevesinde kapsayıcı bir yaklaşımla AB’ye üye olmayan ülkelerin de yararlandırılmasını önemli görüyoruz. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin inovasyon ve teknoloji geliştirme kapasitesine bu fonlar yoluyla kaynak sağlanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. İkincisi, AB üyesi olmayan ülkelerdeki ESG performansı yüksek şirketlerin ayrıştırılmasının doğru olduğunu değerlendiriyoruz. Şeffaf bir ESG raporlama standardının geliştirilmesinin elzem olduğunu ifade ettik. Her iki görüşümüz grup üyeleri tarafından benimsendi ve Eylül ayında yayınlanan bildiriye girmiş oldu. Biz Koç Holding olarak bir taraftan Ülkemizi temsil ederken, diğer taraftan çok uluslu bir kuruluş olarak AB ülkeleri de dâhil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteriyoruz. Bu itibarla Avrupa Birliği içindeki ve dışındaki ihtiyacı görebilen bir yapıyla katkı sunmaya çalışıyoruz.”
Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Teknoloji ve inovasyon karbon emisyonunu azaltma konusunda en önemli araçlardan biri. Avrupa Enerji Ajansı’na göre karbon emisyonunu azaltma konusunda yenilenebilir enerji en önemli potansiyele sahip. Onu enerji verimliliği takip ediyor. Enerji verimliliği konusundaki teknolojik gelişmeler, inovasyon da çok kritik. Yenilenebilir enerjide ve hidrojende de radikal gelişmeler yine inovasyon ve teknoloji sayesinde olacak. Şöyle düşünüyorum: Fonlama mekanizmalarının bir kısmı inovasyonun desteklenmesine, buluşların, patentlerin satın alınıp ihtiyaç duyulan ülkelerde ve şirketlerde bedelsiz kullanıma açılmasına tahsis edilebilir. Bir taraftan verimliliği artırmak önemli derken, diğer taraftan farklı ülkelerin ve şirketlerin aynı konularda araştırma yapmasının, yatırım yapmasının bir verimsizlik potansiyeli taşıdığının farkındayım, onun için de böyle bir teklifte bulunuyorum.”
Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Teknoloji ve inovasyon karbon emisyonunu azaltma konusunda en önemli araçlardan biri. Avrupa Enerji Ajansı’na göre karbon emisyonunu azaltma konusunda yenilenebilir enerji en önemli potansiyele sahip. Onu enerji verimliliği takip ediyor. Enerji verimliliği konusundaki teknolojik gelişmeler, inovasyon da çok kritik. Yenilenebilir enerjide ve hidrojende de radikal gelişmeler yine inovasyon ve teknoloji sayesinde olacak. Şöyle düşünüyorum: Fonlama mekanizmalarının bir kısmı inovasyonun desteklenmesine, buluşların, patentlerin satın alınıp ihtiyaç duyulan ülkelerde ve şirketlerde bedelsiz kullanıma açılmasına tahsis edilebilir. Bir taraftan verimliliği artırmak önemli derken, diğer taraftan farklı ülkelerin ve şirketlerin aynı konularda araştırma yapmasının, yatırım yapmasının bir verimsizlik potansiyeli taşıdığının farkındayım, onun için de böyle bir teklifte bulunuyorum.”
Levent Çakıroğlu: “Koç Topluluğu olarak 2050 yılında karbon sıfır seviyesine geleceğimizi taahhüt etmiştik. Topluluk olarak önümüzdeki döneme ilişkin yol haritamızı da belirliyoruz.”
“Geniş perspektiften baktığımızda sadece iklim krizi değil, dünyanın en önemli meselelerinin çözümünde iş dünyasının çözüm ortağı olma sorumluluğu var. Büyük sorunlar ancak iş birlikleriyle çözülebilir” diyerek sözlerini sürdüren Levent Çakıroğlu, “Koç Topluluğu olarak 2050 yılında karbon sıfır seviyesine geleceğimizi taahhüt etmiştik. Topluluk olarak önümüzdeki döneme ilişkin yol haritamızı da belirliyoruz” dedi.
Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “İklim krizi gerçeği ile karşı karşıyayız. Tüm bilimsel veriler ve yaşadıklarımız bize bunu gösteriyor. Bu konuda harekete geçmek için artık daha fazla zaman yok. Harekete geçmeyenlerin de geçmesi gerekiyor. İş birlikleri çağındayız. Teknoloji ve inovasyon konusundaki faaliyetlerimizi sürdürürken üniversitelerle, start-up’larla, kamu kuruluşları ile, sivil toplum kuruluşları ile iş birliğini çok önemli görüyorum. Diğer taraftan baktığımızda ülkeler, yatırımcılar, müşteriler, çalışanlar kararlı. Şirketlerden çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında yüksek performans bekliyorlar. Covid-19 tedarik zinciri mimarisini etkiledi. Yeşil mutabakatın da karbon vergisi ve diğer düzenlemeler yönüyle etkileme potansiyeli var. Bu çerçevede ülkemizin AB pazarına coğrafi yakınlığı ve hâlihazırdaki ticari ortaklığımız dikkate alınarak; eğer doğru adımları zamanında atarsak bu yeni dünya düzeninde ülkemizin ve ülkemizdeki şirketlerin önünde bir fırsat penceresi olduğunu görüyorum.”
TÜSİAD Yeşil Mutabakat’ın yaratacağı riskler ve fırsatlara dikkat çekmek, bu alanda özel sektör ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla, döngüsel ekonomi, enerji, dış ticaret, dijitalleşme, finans gibi Yeşil Mutabakat’ın birçok farklı boyutunu özel sektörün tepe yöneticileri ile “Yeşil Mutabakat Söyleşileri”nde tartışıyor.
Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “İklim krizi gerçeği ile karşı karşıyayız. Tüm bilimsel veriler ve yaşadıklarımız bize bunu gösteriyor. Bu konuda harekete geçmek için artık daha fazla zaman yok. Harekete geçmeyenlerin de geçmesi gerekiyor. İş birlikleri çağındayız. Teknoloji ve inovasyon konusundaki faaliyetlerimizi sürdürürken üniversitelerle, start-up’larla, kamu kuruluşları ile, sivil toplum kuruluşları ile iş birliğini çok önemli görüyorum. Diğer taraftan baktığımızda ülkeler, yatırımcılar, müşteriler, çalışanlar kararlı. Şirketlerden çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında yüksek performans bekliyorlar. Covid-19 tedarik zinciri mimarisini etkiledi. Yeşil mutabakatın da karbon vergisi ve diğer düzenlemeler yönüyle etkileme potansiyeli var. Bu çerçevede ülkemizin AB pazarına coğrafi yakınlığı ve hâlihazırdaki ticari ortaklığımız dikkate alınarak; eğer doğru adımları zamanında atarsak bu yeni dünya düzeninde ülkemizin ve ülkemizdeki şirketlerin önünde bir fırsat penceresi olduğunu görüyorum.”
TÜSİAD Yeşil Mutabakat’ın yaratacağı riskler ve fırsatlara dikkat çekmek, bu alanda özel sektör ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla, döngüsel ekonomi, enerji, dış ticaret, dijitalleşme, finans gibi Yeşil Mutabakat’ın birçok farklı boyutunu özel sektörün tepe yöneticileri ile “Yeşil Mutabakat Söyleşileri”nde tartışıyor.